34,6154$% 0.2
36,4294€% 1.17
43,6150£% 0.64
2.930,57%-2,48
4.974,00%-1,87
฿%
Rum basını, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in çarşamba günü geç saatlerde yayımlanan Güvenlik Konseyi’ne yönelik BM Barış Gücü ve İyi Niyet Misyonu raporlarında , “hem Kıbrıs Türk hem de Rum tarafına karşı çok sert bir tavır takındığına” dikkat çekti.
Guterres’in “Ara bölgenin militarize edilmesi ve Kıbrıs sorununda ilerleme sağlanmamasının sorumluluğunu her ikisine de paylaştırdığına, anavatanlar Türkiye ve Yunanistan’ı ise barışçıl komşuluk ilişkilerini ileri götürme taahhütlerindeki istikrarları için kutladığına vurgu yapılan haberler genellikle manşette yer buldu.
Politis “Guterres Raporları her İki Tarafa Da Tokat… Müzakereleri Yeniden Başlatmaya Samimi Niyet ve UNFICYP’e Saygı Olmadığını Tespit Ediyor” başlığıyla manşetten, “Her İki Taraf Da Guterres Raporunda İfşa Edildi… Eylemsizliğimizi Ödemeye Başlıyoruz” başlığıyla iç sayfasından aktardığı haberinde, Guterres’in “Kıbrıs sorununda ilerleme olmaması ve ara bölgenin süregelen militarizasyonu” konularında her iki tarafı da suçladığına dikkat çekti.
Taraflara, BM’nin barış misyonuna saygı gösterme çağrısı…
Habere göre Guterres, Kıbrıs’taki her iki tarafa da BM Barış Gücü’nün yetkisine saygısında erozyon ve ara bölgenin militarize edilmesi konusunda kayıtsız kalma suçlamasında bulundu. Bu durumun, iki liderin Kıbrıs sorununda ilerleme arzu ettikleri söylemleriyle “çeliştiğini” vurgulayan Guterres her iki tarafa da yeniden, BM’nin barış misyonuna saygı gösterme çağrısı yaptı.
“Ara bölgede 303 ihlal”
Antonio Guterres bu çerçevede iki tarafın ara bölge içindeki ve karşısındaki faaliyetlerinin güvensizliğin artmasına sebep olduğuna ve bugünkü çerçeveye faydalı olmadığına dikkat çekti.
UNFICYP (BM Barış Gücü) ile ilgili raporunda, “her iki tarafın da ara bölge ihlallerinin rekor sayıya ulaştığına” dikkat çekildi. Genel Sekreter, Barış Gücü’nün 2024’te RMMO tarafından 158, Türk askeri tarafından da 145 olmak üzere toplam 303 ihlal gözlemlediği, 108 ihlalin de ciddi kategorisinde değerlendirildiğini vurguladı.
Guterres “tarafların hiçbirinin, ara bölge içerisinde ve civarında gerilimden kaçınılması için Barış Gücü ile iş birliği yapılmasını isteyen Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasıyla ciddiyetle meşgul olmamasından üzüntü” belirtti. Her iki tarafın da “istikrarsızlık yaratacak faaliyetlerde bulunduğunu, bunun da Ada’daki askeri imkanların büyük bir süratle ilerlediğini ve her iki tarafın da ara bölge içerisinde avantaj edinmek istediğini gösterdiğine” işaret etti.
“Samimiyet gerek”
Genel Sekreter, Kıbrıs sorunuyla ilgili yaklaşımının da işaretini vererek “Kıbrıs sorununa, Kıbrıslıları da uluslararası toplumu da Adada barışçıl ve ortak bir geleceğin gerçekten mümkün olduğu konusunda rahatlatacak ortak kabul edilebilir bir çözüme götürecek müzakerelerin yeniden başlaması noktasında uzlaşı konusunda ancak samimi niyetle ilerleme sağlanabileceğine” dikkat çekti.
Kapalı Maraş’ın kısmen yerleşime açılması kararından sonra bölgedeki durumla ilgili kaygısını da yineleyen ve BM’nin Maraş’ın statüsüyle ilgili tutumunun değişmediğini yineleyen Guterres, Pile krizine de değindi. “Çok fazla manipülasyon yapıldığını, Pile’deki KKTC polisinin kimi zaman sivil kıyafetlerle, önceki dönemlerden çok daha fazla müdahalede bulunduğunu” belirtti.
Guterres’in, Rum yönetimini de ara bölge içerisindeki düzensiz göçmenler konusunda “köşeye sıkıştırdığı” yorumunda bulunan gazete, bu kişilerin sığınma prosedürlerine erişmelerini reddettiğine, bunun da ara bölge içerisinde mahsur kalan ve olağanüstü hal durumunda BM Barış Gücü ve UNHCR’nin insani yardımına ihtiyaç duyan göçmen ve sığınmacı sayısının artmasına neden olduğuna vurgu yaptı.
Buna paralel olarak raporda, Rum yönetiminin, “2021 ve 2022’de Barış Gücü misyonunun protestolarına rağmen ara bölgeye yerleştirilen dikenli tellerin (14 km uzunluğunda yetkisiz dikenli bariyer) halen kaldırılmadığı” tespitine de yer verildi.
Guterres, AB’nin muhtemelen ara bölgeye kurulacak güneş parkına desteğini olumlu bulduğu raporda “karşılıklı kabul edilebilir ilerleme süreci üzerinde uzlaşılırsa iki taraf arasında herkesin yararına olacak daha çok yakınlaşma olanağı barındırdığına” dikkat çekti. Finansörlere, Kuzey Lefkoşa’da Pediea/Kanlı Dere’nin hissedilir hızda genişletilmesi projesine destek verme ve ileri götürme çağrısı yapıldı.
Genel Sekreter, iki lideri ve temsilcilerini güven yaratılmasına katkı sağlayabilecek karşılıklı kabul edilebilir güven yaratıcı önlemleri görüşmeye, uzlaşmaya ve daha çok çözüme elverişli bir ortama katkı koymaya çağırdı. “Mevcut iş birliği teklifleri veya yeni fikirler ile ilgili görüşmelere aktif katılmaları, ortak doğal kaynakların müştereken kullanılması ve değerlendirilmesi konusunda iş birliği yapmaları, insanlar arasındaki teması, iş birliğini ve ticareti ileri götürmeleri, mevcut geçiş noktalarının etkin işleyişini ve yenilerinin açılmasını sağlamaları gerektiğine” işaret etti.
Genel Sekreter, aralarında Radyo TV Teknik Komiteleri, Cürümler ve Cezai Konular Komitesi, Geçiş Noktaları, Kültür, Çevre ve Sağlık Teknik komiteleri de dahil, özellikle de eylemsiz olan Teknik Komitelerin toplantı ve görüşmelerinin yeniden başlamasından, yapılan faaliyetlerden, bazı projelerin onaylanmasından, bazılarının tamamlanmasından övgüyle söz etti.
Şahsının da, kişisel temsilcisinin de taraflarla diyaloğu sürdürdüğünü kaydeden Genel Sekreter, bu çabaların Güvenlik Konseyi’nin BM parametrelerini belirleyen ilgili kararları yönlendirmesinde devam ettiğini kaydetti.
Haberde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis başkanlığında bugün toplanacak Ulusal Konsey’in Guterres’in raporları, Güvenlik Konseyi Başkanı’nın açıklaması, Rum yönetimi ile Genel Sekreter’in Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile çatışma sürecinin masaya yatırılacağı, Hristodulidis’in Konsey katılımcılarına Kıbrıs sorunundaki gelişmeler hakkında bilgi verileceği de hatırlatıldı.
Alithia manşet haberini “Guterres Eşit Derecede Suçluyor… Siyasi Sözünün Zıddını Yaptığı İçin Başkan’a İğneleme” başlığıyla aktardı.
Gazeteye göre raporda yer verilen “ara bölge içerisine ve kenarına dikenli tel çekilmesinin güvensizliği artırdığı ve bugünkü durum çerçevesinde faydalı olmadığı”, “ara bölgenin her iki tarafça militarize edildiği ve bunun liderlerin siyasi söylemlerine aykırı olduğu” ifadesi ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’i “iğneledi.”
Gazete, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “çıkmazı kaldırmakla ilgilenmediğini” ,“Kıbrıs sorununda bir çıkış bulmak istediğini iddia edenin Hristodulidis olduğunu, bu nedenle siyasi söylemine aykırı davrananın da o olduğunu” belirtti.
Fileleftheros “Dikkatler Holguin’in Raporunda” başlıklı haberinde, Genel Sekreter raporlarının “yeniden eşit mesafe mantığında” hazırlandığını ancak Genel Sekreter’in Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in misyonuna yer verilmediğini, sadece Holguin’in 5 Ocak 2024’te Kişisel temsilci olarak atandığı bilgisiyle yetinildiğini yazdı.
Habere göre Rum tarafındaki siyasi gözlemciler raporlarda Holguin’in misyonundan daha fazla söz edilmemesini Guterres’in, Kişisel Temsilcisinin raporunu bekliyor olmasına bağladı. Holguin’in Kıbrıs sorununda gerçekleştirdiği temaslarla ilgili raporunu Guterres’e gelecek hafta içerisinde vermesi bekleniyor.
Haravgi de manşetten verdiği haberine “BM’den Müzakereleri Başlatma Uzlaşı Noktasının Başarılması Çağrısı… Guterres: İki Taraf Ara Bölgede İstikrarsızlaştırma Faaliyetlerinde Bulundu” başlığını attı.
Gazeteye göre, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, AKEL’in ara bölgedeki düzensiz göçmen ve sığınmacılarla ilgili tezlerinin Genel Sekreter’in Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart’ın tezleriyle örtüştüğünü söyledi. AKEL, bunun üzerine yayımladığı açıklamada, Hristodulidis’i “tamamen Nikos Anastasiadis’in pratiklerini uygulamakla” eleştirdi.
Gazate, AKEL’in “hedef BM ile çatışmak değil BM’yi ikna etmek olmalı. Kıbrıs hükümetinin ve Kıbrıs Rum liderliğinin Birleşmiş Milletler ile çatışması geçmişte denendi ve hiçbir zaman sonuç vermedi” uyarısında bulunduğunu ve Hristodulidis için “BM ile kamuoyu önünde zıtlaşmanın hiçbir sorunu çözmediğini anlayamıyor ya da bir kez daha imajı ve iletişim politikası için özü kurban ediyor” değerlendirmesinde bulunduğunu yazdı.
ENI Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”nden ayrılmıyor…