35,2223$% 0.05
36,7543€% -0.09
44,2841£% -0.16
2.959,41%-0,29
4.828,00%0,51
฿%
21 Temmuz 2024 Pazar
“Zorluklar çözüm müzakerelerini terk etmeye sebep değil” diyen Rum Müzakereci Menelaos Menelau müzakere sürecinin en önemli dönüm noktalarını analiz etti ve “1960 anlaşmalarının etnik ayrımlarını müzakere kazanımlarıyla aşıyoruz” dedi.
Menelau Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümü nedeniyle Fileleftheros’a verdiği özel söyleşide, uluslararası toplumun iki toplum tezini değil, tek yolun Kıbrıs sorununun siyasi eşitliği olan tek federal devlet olduğu tezini kabul ettiği görüşünü ortaya koydu. Menelau, Rum tarafının eskiden beri Türk tarafının taleplerine karşı tavizkar politika izlendiği eleştirilerinin de doğru olmadığını söyledi.
“1974 olaylarından sonra gerçekçi davranarak iki bölgeli, iki toplumlu federasyon, tarihi uzlaşı, ardından da AB üyeliğini başardık” diyen Menelau Kıbrıs’ın AB üyeliğinden sonra Kıbrıs sorununun Türkiye’nin AB ile ilişkileriyle bağlantılı kılındığını söyledi.
Menelau, Kıbrıs sorununun artık AB üyesi bir devletin meselesi olarak anıldığını, bunun müzakerelerin ve çözümün en özlü yönlerine eklendiğini belirterek, bunu 2006’da varılan yakınlaşmalarda, 9 Temmuz Talat-Papaduopulos anlaşmasında, 2015-17 Anastasiadis-Akıncı anlaşmasında ve Crans Montana’da gördüklerini kaydetti.
AB’’ye üye olunması nedeniyle 2004 ve sonrasının, müzakere sürecindeki dönüm noktası olarak gördüğünü söyleyen Menelau, bunun 4 Avrupa özgürlüğünün uygulanması, garantilerin kaldırılması, federal devletin işleyebilirliğinin sağlanması gereği gibi Kıbrıs sorununun bazı yönlerinde görüldüğünü söyledi.
Menelau “Kazanım, bütüne kadarki bütün çabalardan kaynaklanıyor. Süreç içerisinde ete kemiğe bürünen bir şeydir, kemik de kabul ettiğimiz iki bölgeli iki toplumlu, siyasi eşitliği olan federasyondur. Yolun çoğu elbette 2006 sonrasında alındı ve 2017 ‘de Crans Montana’da düzenlenen konferansta çözüm zemini, yakınlaşmalar ve 6 maddelik Guterres çerçevesini de içeren zirveye ulaştı.” ifadesini kullandı.
Menelaos Menelau “Türk taleplerine karşı tavizkar politika izlemiş olsaydık Crans Montana’da garantilerin kaldırılması noktasına varılamazdı veya müzakerelerden edindiğimiz ve Kıbrıs devletinin 1960 Anlaşmalarından miras aldığı etnik ayrımları aşmamıza zemin olan kazanımlara ulaşamazdık.” dedi.
Her zaman dikkatlerinde tutmaları gereken başka bir unsurun da geçen zamanın öncelikle toprak, mülkiyet gibi başlıklara yaptığı etkiler veya Maraş’taki gibi bazı gelişmeler olduğunu söyleyen Menelau tam da bu nedenle, arzu ettikleri hedefe mümkün olan en kısa zamanda ulaşmaya çalıştıklarını anlattı.
Rum müzakereci, yeni çabanın Crans Montana’da kaldığı yerden yeniden başlaması gerektiği tezini tekrarladı. Toprakta ve özellikle Türk tarafının bugün BM çerçevesi dışına çıkması nedeniyle zorluklarla karşılaştıklarını söyleyen Menelau “Zorluklar bu tezi terk ediyoruz dememize sebep değil. Aksine. çözüm talebimizin özü bölücü oldubittileri bozmak, ülkeyi kurtarmak ve yeniden birleştirmek içindir.” dedi.
Menelau Türkiye ile Yunanistan arasındaki diyalogda görülen olumlu gelişmelerin Kıbrıs sorununa, Kıbrıs sorunundaki olumlu gelişmelerin de Türk-Yunan diyaloğuna yararlı etki yapabileceğini söyledi. Teknik komitelerin gündelik hayatı etkileyen konularda çok yardımcı rol oynadığını ve daha iyi bir ortam yaratılmasına katkıda bulunabileceklerini kaydeden Menelau teknik komite üyelerine, katkılarından dolayı teşekkür etti.