DOLAR

38,8949$% 0.36

EURO

43,4533% -0.25

STERLİN

51,6683£% -0.22

GRAM ALTIN

3.999,77%-0,80

ÇEYREK ALTIN

6.654,00%0,01

BİTCOİN

4012562฿%-0.43147

a

HAKAN ORAN YAZDI : TANINMAK YADA TANINMAMAK

Transdinyester .

Dinyester Nehri’nin doğu kıyısında yer alan De facto bir cumhuriyettir.Moldova’nın bir parçası olarak kabul edilmektedir.
Kendi siyasi yapısı, meclisi, ordusu, polisi ve posta sistemi vardır fakat , Birleşmiş Milletler üyesi hiçbir devlet tarafından tanınmamaktadır.

Halk pasaport istediği zaman ülkedeki Rusya makamlarına başvurmak durumundadır ve yerleşik halkın neredeyse tamamında Rusya Pasaportu vardır.

BM üyesi olmayan iki ülke tarafından tanınmaktadır. Abhazya ve Güney Osetya.

Tarihsel geçmişinede biraz bakalım isterseniz.

1992 yılında Moldova ile Transdinyester arasında karşılıklı bir askerî harekât başlamış.
Çatışmalar 1992’nin başlarında yoğunlaşmış. Eski Sovyet 14. Muhafız Ordusu, çatışmanın son aşamasında Moldova kuvvetlerine ateş açmış; yaklaşık 700 kişi öldürülmüş.
Moldova o zamandan beri Transdinyester makamları üzerinde etkili bir kontrol veya etki uygulamamış.
21 Temmuz 1992’de imzalanan ateşkes anlaşması günümüze kadar gelmiştir.
AGİT himayesinde, 8 Mayıs 1997 tarihinde, Moldova Devlet Başkanı Petru Lucinschi ve Transdinyester Devlet Başkanı İgor Smirnov, “Moldova Cumhuriyeti ile Transdinyester arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi ilkelerine ilişkin Mutabakat Muhtırası”nı imzalayarak çatışmalar sona ermiş.
Memorandumun hükümleri Moldova ve Transdinyester hükûmetleri tarafından farklı yorumlanmasına rağmen, yasal devlet ilişkilerinin kurulması gerçekleşmedi.

Kasım 2003’te, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Moldova’nın çoğunluğu ve Transdinyester’in federasyonun azınlık bir parçası olduğu asimetrik bir federal Moldova devletinin oluşturulmasına ilişkin bir mutabakat anlaşması önermiş.

Kozak muhtırası ” olarak bilinen anlaşma, Transdinyester ve Moldova arasında eşit statü arayan Transdinyester’in pozisyonuyla örtüşmüyordu ancak Transdinyester’e gelecekteki anayasa değişiklikleri üzerinde veto yetkisi verdi; bu, Transdinyester’i imzalamaya teşvik etti.

Moldova Devlet Başkanı başlangıçta planı destekledi, ancak AGİT ve ABD’nin iç muhalefeti ve uluslararası baskısı üzerine ve Rusya’nın, planlanan federasyon için bir garanti olarak önümüzdeki 20 yıl boyunca Rus askeri varlığını sürdürme yönündeki Transdinyester talebini onayladıktan sonra planı imzalamayı reddetti.

Müzakere için 5+2 formatı (veya 5+2 görüşmeleri; Transdinyester, Moldova, Ukrayna, Rusya ve AGİT ile dış gözlemci olarak ABD ve AB’den oluşan) sorunlarla başa çıkmak için 2005 yılında başlatıldı, ancak askıya alındığı için uzun yıllar sonuç vermedi.
Görüşmeler Şubat 2011’de Viyana’da yeniden başlatıldı. Mart 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden sonra, Transdinyester parlamentosunun başkanı Rusya’ya katılmak istedi.

Bugün hala Moldova Cumhuriyeti’nden Transdinyester’e giriş yaparken ya da Transdinyester’den Moldova’ya giriş yaparken; Moldova Cumhuriyeti herhangi bir vize kontrolü yapmaz. Zira Moldova’ya göre Transdinyester, Moldova’nın toprağıdır.

Güney Osetya

Güney Osetya 1992 yılında bağımsızlığını ilan etti. Günümüzde 5 BM üyesi devlet (Rusya, Suriye, Nikaragua, Venezuela ve Nauru) ve üç BM üyesi olmayan devlet (Abhazya, Transdinyester ve Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti) tarafından tanınmaktadır.
Güney Osetya’nın da diğer özerk cumhuriyetlerin de ulusal para birimleri Rus Rublesi’dir. Aynı şekilde G. Osetya’nın da diğer cumhuriyetlerin de sınırlarını Rus askerleri koruyor, hatta bu ülkelerdeki insanlar Rus vatandaşlıklarına sahip.
Bölgeye bakıldığında hala ekonomik ve siyasî refahın söz konusu olmadığı ve bu yüzden insanların haliyle geleceklerinden endişe duydukları anlaşılmaktadır.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.Dağlık Karabağ Cumhuriyeti , Abhazya Cumhuriyeti ve Tayvanda benzer durumdaki ülkelerden . Kimi BM üyesi ülkeler tarafından tanınmıyor kimi BM üyesi olmayan sınırlı birkaç ülke tarafından tanınıyor.

Gününüz ekonomik, siyasal süreçleri içinde,tanınmak yada “devlet olmak”, öyle sıradan olacak bir şey değildir. Kolay da değildir.Emperyalist devletlerin planlarını, etnik, dini, mezhepsel örgütlenmelerinide düşünecek olursak, karmaşanın içinde çıkmak o kadarda kolay değil.

Bu nedenle, her şeyden önce devleti kuran bireyler arasında kültürel bir birliğin olması önemlidir. Tabii bu da tek başına yeterli değildir.Sizi koruyup kollayan yanınızda duran dostlarınızın olması gerekli ve önemlidir.
Hele hele emperyalizm dahil bir çok etmenin de kendi çıkarına çalıştığı bir dönemde bu işin ne kadar zor olduğunu varın siz düşünün.

Gördüğünüz üzere tanınma ve tam bağımsızlık şartların ve konjüktürün sizi destekleyenlerin sizden menfaati olanların gücüne bağlı birşeydir.

Şartlar ve konjonktür bazen sizin Devlet ilan edip tanınan yada sınırlı tanınan bazen de tanınmayan ama birileri tarafından korunup kollanan olmanıza da yol açabilir.

Kıbrıslı Türkler bu ada üzerinde 1571 den beri varlıklarını korumak için kan ve gözyaşı döktüler.Şehitler verdiler.Cemattik. Halk olduk.1983 yılında KKTC’ni ilan ettik.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti ilan edileli 42 yıl oldu.50 yıldır süren federasyon politikasının Rumun enosis emellerine hizmet ettiğini hepbirlikte gördük.

Mehmetali Talatın ‘’Ne yapayım kendimi saray önünde asayım mı’’ sözü ile Mustafa Akıncının ‘’Bu bizim neslin son denemsi sözleri’’durumu yeterince açıklar nitelikte.

Son Annan planında da Türk tarafının %65 Evetine karşılık Rumların %70 Hayırı da bunun en son teyidi.

Tek istediği tüm Kıbrısa sahip olmak olan ,Türkleri azınlık olarak gören ,bir Türk ile eşit olmaya dahi tahammülü bulunmyan Rumlarla ortaklık kurmak sizce de mümkünmü?

Devlet olmak yada azınlık kalmak bir tercihtir.

Son 5 yıldır Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatarın başkanlığında Türkiye ile birlikte ortaya konulan 2 Devlet politikası azınlık olmak isteyenlerin aksine büyük bir çoğunluğu Devlet olmak arzusunda olan bir toplumun mücadelesinde yeni bir dönemdir.

Bu dönemin geçmişe oranla daha zor geçeceği kayıplarımız olacağı açıktır.Ama eğer azınlık değilde Devlet olmak istiyorsak, yapılması gereken tek şey de bu devlete sarılmaktır.
Gerisi lafu güzaftır.

0 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Sıradaki haber:

KTÖS:Biz Anayasa’nın bize emrettiği şekilde duruyoruz. Eğitime de laiklik ilkesi çerçevesinde bakıyoruz

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0