DOLAR

32,5038$% 0.08

EURO

34,7826% -0.12

STERLİN

40,2943£% -1.04

GRAM ALTIN

2.496,26%0,50

ÇEYREK ALTIN

4.252,00%0,18

BİTCOİN

2090901฿%1.06757

a

BM EV SAHİBİ Mİ ? MİSAFİR Mİ ?

74 yıldır dünyanın gündeminde etkin olduğu söylenen BM’nin gerçekte kuruluş amacı şudur: “Uluslararası barış ve güvenliği korumak ve bu amaçla barışın uğrayacağı tehditleri önlemek ve bunları boşa çıkarmak, saldırı ya da barışın başka yollarla bozulması eylemlerini bastırmak üzere etkin ortak önlemler almak ve barışın bozulmasına yol açabilecek nitelikteki uluslararası uyuşmazlık veya durumların düzeltilmesini ya da çözümlenmesini barışçı yollarla, adalet ve uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmek.” Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP), 1964 yılında Güvenlik Konseyi’nin kararıyla 796 askeri ve 65 polis personelinden oluşan bir güçle kurulmuştu. Ve o günden bugüne Kıbrıstaki görev süresi her 6 ayda bir uzatılıyor. Dile kolay tam 58 yıl. 58 yılı aşkındır Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için BM ve Güvenlik konseyi tarafındanda bu soruna taraf olduğu tesbit edilen toplumlar arası görüşmeler Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar arasında devam ediyor. Her toplumun ayrı self determinasyon hakkı olduğu son Annan planı ilede birkez daha teyid edilirken BM ‘nin Kıbrıstaki varlığının devamı için sadece Kıbrıs Cumhuriyeti adı altına sığınan Rumların iznine bağlı kalınarak bu kararın alınması ne Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmalarına nede’’ BM’ nin tarafların rızalarının alınması barış gücü operasyonlarının temel ilkelerinden biridir’’ temel kuralınada ters düştüğünü söylememe gerek yok. Bu şekilde yapıldığı yani Kıbrıs sorununa taraf 2 halktan biri olan Kıbrıs Türk halkının iradesi ve egemenliği yok sayılırken Kıbrıstaki soruna BM ‘nin bu yolla bir çözüm bulabileceğide yok. Bunu 58 yılda anlayamayanın samimiyetinden şüphe etmeyede hakkım olduğunu düşünüyorum. 58 yıldır Kıbrıs Türk tarafı Kıbrısta ortak bir devlette eşitliği Rumlar tarafından kabul edilir ve Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunur diye BM askerinin görev süresi uzatılması vs. gibi meselelerle hiçbirzaman gündemi meşgul etmemiş .Bu tip konularıda seslendirmektende hep kaçınmıştır. Ama son Annan planından sonra AB kriterlerinede aykırı biçimde Rum tarafının tek yanlı AB’ ye üye alınması ve Crans Montanada masadan kaçması sonrası Rumun uzlaşmaz tutumu birkez daha ortaya çıkınca.Ve AB gibi BM’de bu duruma sessiz kalıp uzlaşmaz Rum tarafına etkin tavrını göstermeyince. Türk tarafından “Misafirlik bitti, ya KKTC ile askeri anlaşma imzalar ya da KKTC’den çekilirler” çıkışı gerçekleşti. Bu çıkışın 58 yıldan ve tüm yaşananlardan sonra kuruluş amacını zaman zaman unutan yada birilerinin güdümünde hareket eden BM ‘ninde kendine gelmesi açısından haklı bir çıkış olduğuna inananlardanım. Çünkü Türk tarafının tüm iyi niyetli yaklaşımlarına ve Rum tarafının her seferindeki uzlaşmaz tavrına rağmen BM’ nin ve Güvenlik Konseyinin Rum tarafını korumacı tutumları artık BMBG’nin gerçekte kime ve neye hizmet ettiğininde sorgulanmasına yol açmıştır. Kaldı ki BM’ nin bu şekilde davranışının Kıbrıstaki sorunun çözümüne değil Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının haklarını dahada gasbetme ve tek yanlı faaliyetlerini sürdürme konusundada cesaretlendirmesine sebep verdiğinide söylememede gerek yok.. Bu arada değinmekte fayda var ki 1945’te sonlanan bir savaş neticesinde kurulan ve veto hakkıyla somutlaşan hiyerarşik sistem BM’yi bazen tamamen etkisiz kılarken bazen de eylemlerinde kısıtlı sonuç almasına neden oluyor. Eğer BM’yi gerçek anlamıyla uluslararası ilişkilerin anarşi sorununu çözecek ve barışı tesis edecek bir yapı haline getirmek amaçlanıyorsa Güvenlik Konseyi’nde günün şartlarına uygun revizyona gidilmesi olmazsa olmaz. Bu ister Konsey’in üye sayısı artırılarak yapılsın ister veto sistemi yerine çoğunluk sistemi getirilsin, ister bölgesel alt güvenlik konseyleri kurulsun, bir çözüm bulunması gerekiyor. Aksi takdirde bu sistemi muhafaza etmek BM için prestij ve meşruiyet kaybından başka sonuç doğurmayacaktır. Ve bu konuda son söz BM Kıbrıstaki sorunu çözmek istiyorsa önce Kıbrıs Cumhuriyetinin 1960 kurulan bir devlet olmadığını görmeli ve Kıbrıslı Türklerin soruna taraf olan Kıbrıs konusunda her konuda söz söyleme hakkı bulunan eşit 2 halktan biri olduğunu kabul etmeli ve bunu her attığı adımda ve her platforumda göstermelidir. Buna BM askerlerinin görev sürelerinin uzatılmasıda dahil.Çünkü sonuçta BM misafir ve biz Kıbrıslı Türkler ev sahibiyiz.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Tatar:Bizi ambargo ve izolasyonlarla federal çatı altında yok etmeyi amaçlıyorlar fakat yanılıyorlar

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0